RİCA ve HATIRLATMA

Paylaşmak elbette çok güzel. Ama ürün veya tasarımın sahibini hiçe sayarak kendine maletmek bence hiç hoş değil. Bu hususta daha duyarlı olmanızı, yayınlarınızda kaynağınızı belirtmenizi özellikle rica ediyor,

"5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası" gereği eser sahibinden izin alınmadan, web sitelerine yüklenmiş olan fotoğraf ve makalelerin kopyalanması, saklanması ve kullanılması suçtur !!!


diye tekrar hatırlatmak istiyorum. Lütfen yanlış anlamayın, emeğe saygı gerek...

25 Şubat 2010 Perşembe

Mevlit Kandiliniz Kutlu Olsun...


 


     "Bin damla serpilsin yüreğinize, bin tatlı mutluluk dolsun günlerinize, bin bir hayaliniz gerçekleri bulsun, her türlü dualarınız kabul olsun, kandiliniz mübarek olsun canlarım…"

Yeni Buzdolabı Ceplerim...

 

       İlk yaptığım buzdolabı ceplerini biliyorsunuz, bunlar da yeni yaptığım cepler. Aklıma devamlı yeni yeni modeller geliyor, hepsini de teker teker uygulamak ve hediye kutuma yenilerini koymak istiyorum… Buzdolabımın üzerine taktıkça çok hoşuma gidiyor, ayrıca buzdolabımı gören arkadaşlarımın yüzündeki gülümseme beni daha da böyle şeyler yapmaya teşvik ediyor. Herkese hediye ediyorum elimde pek kalmıyor ama önemli olan insanları, sevdiklerimi mutlu etmek…
 
 

      Geçenlerde Kızılay’a, bu yeni cepleri yapmak için pullar, boncuklar, değişik süsler ve kurdeleler almaya gittim. Zaten tuhafiyelere girdikçe fikrim geliyor, biran önce yapıp dolabıma takmak istiyorum. Fırsat yaratıp oğluşumla birlikte cepler yapıyoruz, ona da bir şeyleri yapıştırma hakkı veriyorum, yani o da bana yardım ediyor…
 
 


       Bu cepleri isteğimize göre hazırladıktan sonra, lokantaların, tüpçülerin, sucuların tanıtım için verilen dolap magnetlerini şerit halinde kesip arkasına yapıştırıyorum, yani evdeki malzemelerimi kullanıyorum.  Önemli olan yaratıcılığımızı ve evdeki malzemelerimizi kullanmak…
 
 


      Sevgiyle ve sağlıcakla kalın canlarım…

24 Şubat 2010 Çarşamba

Dostum Dendenak ile Hediyeleştik…

      10 Marifet sitesi bana çok şey kazandırdı, öncelikle yeni arkadaşlıklar, yeni bilgiler ve pratik fikirlerle kendimi aşmamı sağladı. İyi ki hobi merakım başlamış ve internette kendimi yenileme girişiminde bulunmuşum.

 

       Bu vesileyle çok kaliteli ve yürekleri de elleri gibi sevgi dolu ve üretken arkadaşlarım oldu, bunlardan biri de Dendenak yani Özdenciğim. 10 Marifet’te yayınladığı şal için yazdığım bir yorumum üzerine hiç tereddüt etmeden “sana da yaparım” diyerek, Türkiye’nin bir ucundan, Van’dan bana o marifetli elleri ve sevgi dolu yüreği ile bana bu gördüğünüz ebruli ipten cıvıl cıvıl baktusu ve yanında da bonusu olan bu çok şirin bereyi örüp, çok da şık bir paket yapıp gönderdi. Ben sadece baktus bekliyordum, o bereyi de kızına ya da kendine yaptı zannediyordum, meğerse bana örüp hazırlamış canım benim.. Ellerine ve emeklerine sağlık Özdenciğim, çok teşekkür ederim, yolun her zaman açık olsun.

  
 
     Baktusu iki şekilde takıp resimledim, her ikisi de çok hoş duruyor. Sabahları yürüyüşte boynuma takıyorum sıcacık tutuyor.

     Önceleri çok beğendiğim bir şal örecekti ama eşinin bir sözü üzerine fikir değişikliğine gidip bu baktusu ördü, eşine de ayrıca teşekkür ediyorum, eminim o şal da çok güzel olacaktı ama biliyorsunuz ki yeni modamız “Baktus”.

  
  

     Ben de sevgili arkadaşıma, Bel-Mek kursuna giderken yaptığım “tuvalet kâğıdı yedekliği” ve tatlı kızına da yani Eylül'e de toka gönderdim. Umarım her ikiniz de güzel günlerde ve güle güle kullanırsınız.

     Canım arkadaşım, yazın geldiğinde inşallah Ankara’da olursam seninle muhakkak görüşmek isterim, seni çok merak etmeye başladım. 


     Her zaman sevgiyle kal arkadaşım..

22 Şubat 2010 Pazartesi

Ankara’lı Blog Dostlarım Buluşalım mı, Ne Dersiniz?

 

      Ankara’lı blog dostlarım, arkadaşlarım,  canlarım merhaba…

     Dünya Kadınlar Günü öncesi “Ankara Buluşması” yaparak, hem tanışıp hem de güzel bir Türk kahvesi eşliğinde muhabbet etsek, birbirimizi daha da yakından tanısak nasıl olur acaba?

     Bence herkes birbirini merak ediyordur. Sanal ortamdan çıkarak, buluşmamız ve yüzyüze sohbet etmemiz birbirimizi tanımamıza vesile olur diye düşünüyorum. Hem birbirimizi tanır, hem de marifetlerimizi nasıl yaptığımızı karşılıklı anlatırız.

    Benim tarih, zaman ve mekân konusunda önerim 6 Mart Cumartesi günü, saat 14:00’da Antares/Etlik’in içinde bir yerde ya da hemen dışındaki Oskar Pastanesinde buluşmak. İlk aklıma gelen yer buydu, park problemi olmayacak bir mekân olmasını istedim. Ama sizlerden gelecek önerilere göre başka bir yer de ayarlayabiliriz.

    Duyanlar duymayanlara haber versin, bir an önce karar verelim ve ilk Ankara Buluşmamızı gerçekleştirelim.

    Görüş ve önerilerinizi bekliyorum.

    Sevgiyle kalın...

19 Şubat 2010 Cuma

Yiğit, Oyuncakları ve Patikleri...

 

     Yiğit eğlenceyi seven bir çocuktur, bu da benim çok hoşuma gider. Oğlum da benim gibi evde vakit geçirmeyi, oyunlar oynamayı ve çizgi filmlerini izlemeyi çok sever.
    Dün, halasının pazar günü yani 14 Şubat'ta hediye ettiği patikleri giydirdim. Onların içinde oyunlar oynadı, mutlu oldu ve çok sevdi. “Hadi beni çek, çek” diye fotoğraf makinemi getirip elime tutuşturdu, oyuncaklarını da kucağına toplayıp bana pozlar verdi, oyunlar yaptı canımın içi.

     Bu fotoğraflar da oğlumun eğlendiği, mutlu olduğu anlardan birkaç kare…

 

 

    Bunlar da halasının aldığı sevimli patikler…



    Hep mutlu ol ve sevgiyle kal canım oğlum, birtanem benim.

    Yüzünden gülümseme eksik olmasın…

18 Şubat 2010 Perşembe

Çöp Kovamı Yeniledim…

 

         Uzun zamandır kullandığım çöp kovam artık bana sade ve renksiz gelmeye başladı. Ben de geçenlerde bir heves aldığım duvar stickerım (nasıl yazılacağını anlayamadığım kelimelerden biri) ile süslemeye karar verdim. 
 
        Öncelikle kovamı bir güzel temizledim, stickerımı uygun ölçülerde kestim ve üzerine uyguladım. Kapağı da sade kalmasın diye çiçeklerinden birini üstüne yapıştırdım.

 

       Şimdi gözüme daha renkli ve daha güzel göründü, yeni bir kova almış gibi hissettirdi bana. Zaten önemli olan o eşyayı kullanan kişinin nasıl görmek istediği, ne kadar şık oldu değil mi arkadaşlar?  


     Böyle sade eşyalarınızı sticker ile süslemenizi tavsiye ederim arkadaşlar, hem cıvıl cıvıl oluyor hem de yapması, uğraşması çok zevkli, hem de yeni bir eşyanız oluyor...

Sevgiyle kalın...


15 Şubat 2010 Pazartesi

Ayıcıklı Süveter...

 

     Bu görmüş olduğunuz şirin ayıcıklı süveteri komşum Filiz ,oğlu Arda’ya yaklaşık bir ay önce örmüştü, yayınlamak şimdiye kısmetmiş.

     Marifetli arkadaşım internetten şablonunu indirip çok kısa zamanda örüp bitirdi ama Arda bey ayıcıktan korktuğu için giymiyormuş, bu çocuklar da bir alem oluyorlar.


       Bu süveterin önünün ve arkasının modeli çok güzel, arkada kuyruğu bile var ayıcığımızın… Rengi de modeli de çok hoş oldu, tam da çocuklara göre bir model.

        Ellerine sağlık Filiz, Ardacım sen de güzel günlerde giyin…


14 Şubat 2010 Pazar

Alyansı Neden Dördüncü Parmağımıza Takarız....???

 

     Bugünün anlam ve önemine uygun olsun diye bu yazıyı blogumda yayınlamaya karar verdim, çok hoş, okunası ve bakılası bir blogu olan sevgili arkadaşım ratatoule'nin blogunda bu yazıyı okuyunca o kadar hoşuma gitti ki, bende izin alarak bu yazıyı blogumda yayınlıyorum. 

Alyansı neden dördüncü parmağımıza takarız hiç merak edeniniz oldumu?

Bunun çok güzel ve inandırıcı bir açıklaması var...

Başparmak, anne-babanızı,
İşaret parmağı, kardeşlerinizi,
Orta parmak, sizi,
Dördüncü parmak (yani yüzük parmağı), hayat arkadaşınızı,
Ve serçe parmak, çocuklarınızı temsil eder.
İlk önce avuçlarınızı birbirine bakacak şekilde açın.
Orta parmakları bükün ve sırt sırta birleştirin.
Daha sonra kalan dört parmağınızı da şekildeki gibi açıp, uç uca getirin.




         Şimdi, anne babanızı temsil eden başparmaklarınızı ayırmaya çalışın… Açılacaktır, çünkü anne babanız sizinle birlikte ömür boyu yaşamayacaktır. Er ya da geç onlardan ayrılmak zorundasınız.

        Baş parmaklarınızı önceki gibi birleştirip, kardeşlerinizi temsil eden işaret parmaklarınızı ayırın. Onlar da ayrılacaktır, çünkü kardeşleriniz kendi ailelerini kurup, ayrı bir hayat seçer.

       İşaret parmaklarınızı birleştirip, çocuklarınızı temsil eden serçe parmaklarınızı ayırın. Onlar da ayrılıcak, çünkü çocuklar da evlenir ve bir gün kendi hayatlarını kurar.

      Son olarak serçe parmaklarınızı birleştirip, eşlerinizi temsil eden yüzük parmaklarınızı ayırmaya çalışın. Ayıramadığınızı görünce şaşıracaksınız. Çünkü karı-kocalar hayat boyu bir arada yaşarlar…

      İyi günde ve kötü günde…

13 Şubat 2010 Cumartesi

Derya Baykal Saç Bantı Yaptım…

 

     Bu saç bantının yapımını Derya Baykal’ın programında izlemiştim, çok hoşuma gitmişti. Yapılışını gördüğümde biraz zor gibi geliyordu, demekle ne kaybederim dedim ve örmeye başladım. Meğerse çok basitmiş, aslında bütün işlere başlayınca kolay olduğunu ya da insanı yormadığını anlıyorsun.  Önemli olan başlamak…

    Nasıl yaptığımı anlatayım kısaca: kalın ipimizi (makarna ip kullandım) alıyoruz, 8 numara şiş ile 3 ilmek atarak başlıyoruz. 1 düz 1 ters yani lastik örüyoruz, istediğimiz genişliğe gelince yaklaşık 20 ilmek oluncaya kadar her sıranın başında 1’er ilmek artırarak örüyoruz.  10-12 sıra (istenilen uzunlukta olacak) bu genişlikte arttırmadan örmeye devam ediyoruz, 12. sıranın sonunda, tekrar 3 ilmek kalana kadar her sıranın başında 1’er ilmek eksilterek saç bantını bitiriyoruz.

    Etrafını güzel ve düzgün görünmesi için tığ ile çeviriyoruz. Berenin bir ucuna tığ ile brit yapıyoruz ve diğer ucuna da düğme dikiyoruz. Üzerine bir de gül, çiçek ya da başka motifler yaparak süslüyoruz. 

 

     Ben gül yapmasını bilmediğim için becerikli bir bayandan yani Nurşen ablamdan yardım aldım, sağolsun bana bu gülü hemencecik yapıverdi.  Ben de üzerine diktim, çok hoş oldu, renkleri de uyumlu oldu.

     Elimdeki işlerden fırsat bulursam, bu saç bantından 8-10 tane yapmayı düşünüyorum, hem çok şık hem de paraya dönüştürmek istiyorum. Hayırlısı bakalım bir işe adım attık ama nasıl devam edecek göreceğiz…

     Hiçbir el emeği değersiz değildir… Sevgiye kalın…

12 Şubat 2010 Cuma

Mutlu Olalım Derneği için yaptığımız Kartpostallar…


      10 marifet sitesinde yaptığımız etkinliğin devamı olarak bu kartpostalları da “Mutlu Olalım Derneği” çocukları için yaptık, komşularım ve kızlarıyla birlikte çok hoş bir ekip çalışması oldu.
      Hem çocuklar için bir şeyler yapmanın mutluluğu vardı hem de eğlenceli bir zaman geçirdik. O kartpostalların içine sevgimizi, mutluluğumuzu ve dostluğumuzu da koyduk ve İzmir’e gönderdik.

 

      Aslında hepimiz uzakta da olsak bir şeyler yapabiliriz, bu kartlar bile eminim onları gülümsetecektir, güzel dostluklara itecektir.

      Herkesin sevgiyle kalmasını ayrıca yüzümüzden gülümsemenin hiç eksik olmamasını diliyorum…

      Bu arada az kalsın bu kartpostalları hazırlayan ekibime teşekkür etmeyi unutuyordum. Figen'e, kızı Selin'e, Hayriye'ye ve kızı İlkim'e "Mutlu Olalım" çocuklarına kartpostal yaptıkları için kocaman kocaman teşekkürler ediyorum.


HEDİYE GELEN FULARIM VE KARTPOSTALIM...

 

       Canım arkadaşım “adadeniz” yani ada ve deniz’in annesi Saadet ablam,  örüp göndermesini rica ettiğim fuları ve kartpostalımı göndermiş. Renkleri çok güzel, ellerine ve emeğine sağlık güzelim, çok güzel olmuşlar, fularımı severek ve seni hatırlayarak takacağım.

      İnşallah sen de benim gönderdiğim hediyeyi beğenirsin, güzel günlerde kullanmanı ve kullandıkça da beni hatırlamanı isterim arkadaşım.

11 Şubat 2010 Perşembe

Bunlar da Bana Gelen Kartpostallar...


       10 Marifet sitesinde arkadaşlarımla katıldığım kartpostal kampanyasından bahsetmiştim. Bu şirin şeyler de, şimdiye kadar elime ulaşan kartpostallar. Canım arkadaşlarımdan içlerine sevgi ve mutluluk doldurulmuş olarak evime geldi, hepinize teşekkür ederim. 

      Bu kampanyayı iyi ki yapmışız arkadaşlar...  

     Şimdi de komşularım ve kızlarıyla "Mutlu Olalım Derneği" için kartpostal yapıyoruz. Tedavi gören çocuklar için  ufacık bir katkımız olsun diye bu etkinliğe katıldım, buradan yapabileceğim ancak bu kadar.

Bu arada sizlere bu kartları kimin gönderdiğini anlatayım efendim:

En üstteki penguenli olan sakagun'dan,

Soldan 1. sıra: 1. acemi hobici, 2. Dendenak, 3. tuğba's atelier, 4. bahar yorgun.

Soldan 2. sıra: 1. celebi74, 2. fiamma1, 3. gönüldenele ve 4. esinsel

Bu arada, yazdığım  arkadaşların 10 Marifetteki rumuzları, birbirimizi böyle tanıyoruz artık :)

9 Şubat 2010 Salı

Mavi Haşhaşlı Tatlı...

 

     Geçenlerde annemim günü için Mavi Hashaslı Tatlı yaptım. Herkes çok beğendi, ben de severek yaparım bu tatlıyı. Çok sevdiğim bir ablamda yemiştim ve hemen tarifini aldım, genelde misafirlerime yaparım. Hem hafif hem lezzetli hem de görüntüsü çok güzel, fotoğrafta pek net çıkmamış ama görünüşü sanki küçük mozaik deseni gibi duruyor.

     En kısa zamanda yapmanızı tavsiye ederim arkadaşlar…

 

Sizlere yapılışını da anlatayım canlarım:

Mavi Haşhaşlı Tatlı

Malzemeleri:

4 yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı sıvıyağ (1/4 zeytinyağı, 3/4 çiçekyağı)
1 su bardağı irmik
1 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 paket Bağdat marka Mavi Haşhaş
Çok az süt

      Hepsini karıştırın, kek kıvamına getirin. Yağlanmış büyük kare borcama dökün ve 170 derecede önceden ısıtılmış fırında kek gibi pişirin.

Şerbeti:
3,5 su bardağı su
1 su bardağı şeker

Kek ve şerbetin ikisi de ılıkken şerbeti yavaşça, yedire yedire dök.

Üzeri için:
1 poşet kremşanti
1 su bardağı soğuk süt

İkisini mikserde iyice çırp, soğumuş olan tatlının üzerine yay.

Servise hazırdır, afiyet olsun…

8 Şubat 2010 Pazartesi

ANNEME YAPTIĞIM AYAKKABI ÇANTASI...

 

         Bu ayakkabı çantasını Bel-Mek kursuna giderken, annem için yapmıştım. Bu kurstan anneme de bir hatıra bırakmak istemiştim, iyi ki de yapmışım. Daha sonra kendime de yapmak istedim ama henüz kısmet olmadı.

         Bu deseni bulmak ve işlemek kolay olmadı elbette. Çanta üzerine nasıl bir desen işlersem kendini gösterir, albenisi çok olur diye hocamız Ayla hanım ile uzunca bir süre düşündük. En sonunda elimizdeki malzemelere de bakarak bu sümbül çiçeği desenine karar verdik.

        Eldeki malzemeler derken; önceki hayatında etek olan sonradan çanta için kesilen kadife kumaş, sap kısmını oluşturan simli ip ve bir başka işimden kalan yeşil kurdelemden bahsediyorum. Gerçi yeşil kurdelem az geldiği için biraz daha almak zorunda kalmıştım. 

 
 
      Bu çantayı işlememin üzerinden 3-4 sene geçti, hatırladığım kadarıyla nasıl yaptığımı kısaca anlatmaya çalışayım.

•    Kadife kumaşımı çanta için gerekli ölçülerde kestim. Gerekli ölçüden kasıt tabiî ki içine koyacağınız ayakkabının sığacağı kadar olmasıdır.

•    Seçtiğim deseni önce desen kâğıdı üzerine çizdim, orijinaline biraz eklemelerim de oldu tabiî ki.

•    Sonra da renkli kalemle kadife kumaşın üzerine çizdim belirlediğim desenin son halini çizdim.

•    Desen için kullanacağım malzemelerimi renk uyumunu gözeterek aldım. Bunlar; kalın lila saten kurdele, aynı cins ince mor saten kurdele, yeşil saten kurdele, şeffaf renkte kum boncuk, mor renkte kristal boncuk ve simli kalın ip. Ayrıca ip ve kurdeleler için kullanacağım birer adet geniş ağızlı iğne.

•    İlk önce sap kısmını simli kalın ipimle desenin üzerinden dal deseni verecek şekilde işlemeye başladım. Bu amaçla kalın ipimi takabilecek iğneyi kullandım.

•    Üzerine yeşil saten kurdele ile gerekli yerlere yaprak şekli verdim.  Biraz geçte olsa yaprakları önceden hazırladığım modele göre çok sık koyduğumun farkına vardım, ne yapalım bu benim ilk işlerimden biriydi! Acemilik işte…

•    Daha sonra sümbül çiçeğini hazırlamak için önce ince mor saten kurdeleyi, kalın lila saten kurdelenin üzerine, bir kenarda uç uca gelecek şekilde hizalayarak koydum.

•    Ardından hizaya getirdiğim kenardan uca doğru teyel alırken bir tane şeffaf kum boncuk ipe aldım ve boncuklu teyeli kurdelenin üzerinden baştan sona kadar geçirdim, büzgülü bir sümbül çiçeği modeli oluştu.

•    Böylelikle desenime dikeceğim 5 adet sümbül çiçeğimi hazırladım.

•    Sümbül çiçeklerinin iç kısmına taç yaprakları hazırlamaya geldi sıra. Bu amaçla kum ve kristal boncukları tek tek ipe geçiriyoruz, her çiçeğin içine üçer adet bu boncuklardan diziler yapıyoruz. Ve hareket vermesi için ipi biraz serbest bırakıp, kendi üzerine dikiyoruz.

•    Hazır hale gelen sümbüllerimizi de dalların ucuna denk gelecek şekilde kadife kumaşımızın üzerine dikiyoruz.

       Üzeri sümbül çiçekleriyle işlenmiş ayakkabı çantanız hazır. Bir eşi daha olmayan bu çantanızla çok sükse yapacağınıza emin olabilirsiniz.

3 Şubat 2010 Çarşamba

KAR KEYFİ...

      


         Biraz geç de olsa bunu yazmak istedim. Herkesin blogunda "kar buraya da geldi, nihayet kar yağdı,  kartopu oynadım" gibi yazılar görüyordum ve karı çok özlediğimden bayağı da imreniyordum. 


      Çarşamba akşamı nihayet kar buraya da geldi ve geceden itibaren 23 Nisan çocukları gibi inanılmaz mutlu olmuştum. Perşembe günü baktım aşağıda çocuklar çığlık çığlığa kartopu oynuyorlar, ben de durur muyum? Hemen oğlumu da sıkıca giydirip aşağıya indik. 

 

        Apartmandan bazı komşu çocukları da vardı. Yiğit'i gören geldi, tabii oğluşumun gördüğü ilk kar değil ama arkadaşlarıyla ilk defa kartopu oynadığı ve kardankız yaptığı eğlendiği bir anı oldu. 



   Kızlarla birlikte ilk önce Yiğit'e kartopu yapmasını öğrettik, karlarla oynamasını öğrettik. Ben arabayı temizlerken kızlar da sağolsunlar Yiğit ile birlikte kartopu savaşı! yaptılar, beraber oyun oynadılar. 



      Daha sonra ben kızlara kartopu ile sataştım, üçe karşı bir savaş yaptık, nasıl güzel eğlendiğimizi anlatamam. Bu eğlencenin ardından  kardankız yaptık, evet kardankız... Yiğit de bize yardım etti, elleriyle bize kar getirdi yavrum. 



      Kardankızımızı bitirince taşlardan göz, ağız ve burun kısmını yaptık, Selin şapkasını İlkim de kaşkolunu taktı, çok güzel bir ekip çalışması oldu anlıyacağınız. Özellikle Yiğit için anlamlı ve çok  eğlenceli bir gün geçirdik. 



 Teşekkürler İlkim, Selin ve Gökçe.

Kar yeniden geliyormuş, oğluşumla birlikte dört gözle bekliyoruz...


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...